Lise son sınıfta beklemeye kaldı, o yıl Kayseri’de yapılan Liselerarası Futbol Şampiyonasını bir yerel gazete adına izledi. Tarihi Kayseri Lisesinden mezun oldu, Üniversite için geldiği Ankara’da Rüzgarlı Sokağı tanıdı, çeşitli gazetelerde çalıştı, radyodan duyduğu anons ile TRT sınavlarına katılarak muhabir oldu. Tren kazasındaki röportajı ile eleştirildi, ondörtyıl süren Anadolu’dan Görünüm adlı programı ile ödüller aldı. Güntaç Aktan ile anıları tazeledik.
Ankara’nın Ayaş ilçesinden Mustafa Aktan yargıç olmuş ve memleketinden Şadiye hanımla da yaşamını birleştirmiştir. Üçüncü oğulları Güntaç Aktan da 1945 yılında görevli olduğu Kırşehir de dünyaya gelir, kısa bir süre sonrada görev yeri Kayseri olur.
İlkokula Kayseri’de başlayan Güntaç Aktan’ın okuma merak, çizgi romanlardan lise yıllarında dünya klasiklerine kadar uzanmıştır, edebiyat öğretmenlerinden ‘ifaden çok güzel’ övgüleri de almaktadır. Lise son sınıfta bir puan ile sene kaybetmesi, gazeteciliğe başlamasına neden olur. Güntaç Aktan anlatıyor.
“Lise bitirme sınavlarında Fizik dersinden dört aldım, geçer not beş. O zamanki uygulama, bir dönem okula gitmeden bekleyeceksin, sonraki Haziran ayında tekrar sınava gireceksin, yıl 1964, ben beklemedeyim. Kayseri’de yapılan, Türkiye Liselerarası Futbol Şampiyonasında arkadaşlarım oynadığı için izliyordum, Emel Gazetesinde dizgici olan arkadaşım Ramazan Yılmaz, ‘bunları yaz ver, hem de meşgul olursun’ şeklinde bir öneri yaptı.
Hatırladığım kadarıyla, İstanbul Haydarpaşa Lisesi, İzmir Namık Kemal Lisesi, Ankara Yıldırım Beyazıt Lisesi, Trabzon ve Adana Liselerinin de olduğu sekiz lise finalist, karşılaşmalarını izledim ve yazıp verdim. Gazeteye gidişlerimde patronlarla da tanıştım ve 1965 yılı Şubat ayında ilk Basın Kartı Beyannamemi doldurdum, Emel Gazetesinin kadrolu elemanı oldum”.
Güntaç Aktan üniversite sınavlarına hazırlanmaktadır, ağabeyi Polis Akademisinde öğrenci, kardeşi de Şeker Sporda profesyonel futbolcudur. Bahçelievler 15 inci sokakta bir ev kiralanır, üç kardeş artık babaanne ve halaları ile Ankara’da yaşamaktadır. Aktan Rüzgarı Sokak ile tanışmasını şöyle anlatıyor:
“Üniversiteye hazırlık için geldim ama benim aklım gazetecilikte. Dayımın oğlu Ülkü Arman’a gittim ve beni Medeniyet gazetesine gönderdi, burada, Ahmet Arif ve Aydın Köker ile çalışma fırsatı buldum. Büro Hükümet Meydanında, Vilayetin arkasında eski bir bina, ortada bir soba yanardı, Polis Adliye muhabirliğim kısa sürdü. O yıl üniversiteye giremedim ve daha sıkı hazırlanmak üzere Kayseri’ye döndüm.
1966 yılında, Toprak-Su- Tarım İşçileri Sendikasından aldığım teklif ile başkente geri döndüm ve yayınlarını çıkartmaya başladım.
Ankara İktisadi Ticari İlimler Özel Okuluna kaydoldum, devam zorunluluğu yok. Daha sonraki yıllarda ağabeyim mezun oldu, kardeşim de Kayseri Spora transfer olmuştu. Ankara’da, iyi maaş ve tek başıma geçen günlerimi! ‘daha düzenli bir yaşam’ için bıraktım ve 1970 yılında, Kayseri’ye, Ülker Gazetesine döndüm. Giderken tanıdıklarımdan kilolarca ‘klişe’ aldım.
O dönemde Basın Yayın Genel Müdürlüğü, Anadolu Basını için büyük yenilik olan dizgi makinesi zorunluluğu getirmişti, klişe daha da önem kazanmıştı. Dizgi hızla yapıldıktan sonra, sayfaların ‘canlanması’ gerekiyordu. Ben muhabirliğin yanı sıra sayfa sekreterliğini de üstlendim…
Daha sonra geçtiğim Anadolu Gazetesinde, İstanbul Gazetelerindeki, meyhane veya vapur baskısı denilen ‘erken baskı’ yaptık, tuttu. Spor haberlerinde yıldız uygulamasına geçtik, on bin tiraja ulaştık”.
1971 yılında 112. Dönem Ulaştırma Asteğmen olarak vatani görevini yapan Güntaç Aktan, kendi deyimiyle yaşamını yönlendiren ‘kırılma noktalarını’ da şöyle anlatıyor:
Bir; Fizik dersimize, Ayşe Düştegör isimli, meslekte yeni bir öğretmen geliyordu, o yaştaki bir gencin, bir yıl sokakta gezmesi ne demek? Üstelik bir puan, deneyimli biri olsaydı geçerdim, kaldım. Ama bu bana gazeteciliğin kapılarını araladı.
İki: Yedek Subaylık bizim dönemde üç ay kısaldı. Ben izin kullanmadım, erken terhis olmak gibi bir adet vardı. Kısalma haberi geldi, Hacılarkırı’ndayım, iznimi alabilmek için İzmir’e gittim. Hatay – Basmane dolmuşunda, radyoda ‘TRT ye sınavla muhabir alınacaktır’ anonsunu duydum, ‘ben buna yetişmeliyim’ dedim. İzin kullanmadığım için beş gün önce askerliğim bitti, 1972 yılının son günlerinde başvuru işlemlerimi tamamladım”.
BİNLERCE ADAY
Güntaç Aktan, binlerce adayın katıldığı TRT sınavını da şöyle anlatıyor:
“Üç bine yakın adayın ilk sınavı Hukuk Fakültesinde yapıldı. Büyük bölüm elendi; Doğan Kasaroğlu, Muammer Yaşar, Esin Tali, Kemal Deniz’in yaptığı mülakata ancak seksen kişi katılabildik. Aydın Soysal, Altan Aşar, Teoman Karahun gibi meslek büyüklerinin ders verdiği kurslara on altı kişi devam ettik, sonuçta 14 muhabirin ataması yapıldı. Şimdi hatırladıklarım, Atilla Destecioğlu, Ahmet Çetin Yeni, Orhan Baykal, Şener Tokcan dönem arkadaşlarım. TRT’nin ilk sınavından sonra, kurslar başlayana kadar da Barış Gazetesinde sayfa sekreteri olarak üç ay kadar çalıştım”.
Güntaç Aktan çektiği kura ile 29 Nisan 1973 de TRT Diyarbakır Radyosunda göreve başlar. Aktan’ın büro dışındaki ilk görevi, onlarca insanın öldüğü, Türk ve Necmioğlu aileleri arasındaki çatışma nedeniyle gittiği Mardin’in Kızıltepe ilçesidir. Burada ayrıca Suriye’den iade edilen bir banka soyguncusunun yurda gelişini de izler. Diyarbakır da o zaman bölge radyosu vardır, televizyon ise paket yayındır. Güntaç Aktan, olay yerinden fotoğraf çekmekte ve haberleri de bu görüntülerle televizyonda yayınlanmaktadır.
LİCE DEPREMİ
Güntaç Aktan TRT Haber Merkezinin dikkatini çektiği Lice Depremi çalışmasını da şöyle anlatıyor.
“Yeni evliyim, akşam evde hayvanların sesleri ile irkildik, ne oluyor derken sarsıntı başladı ve dışarı çıktık. Depremi anladım, eşim yalnız kalamazdı, onu