Gazeteciler Cemiyeti | CEMİL ÜNLÜTÜRK; BU CEMİYET; AĞIRBAŞLIDIR, KARARLIDIR, İNATÇIDIR…
19773
page,page-id-19773,page-template-default,ajax_fade,page_not_loaded,boxed,,qode-theme-ver-5.6,wpb-js-composer js-comp-ver-4.3.4,vc_responsive

CEMİL ÜNLÜTÜRK; BU CEMİYET; AĞIRBAŞLIDIR, KARARLIDIR, İNATÇIDIR…

1934 yılında Rize’de doğdu, babasının memuriyeti nedeniyle eğitimini çeşitli illerde tamamladı. Çocukluğundan beri mizah duygusu hep öne çıktı. Bu özelliğine bir de çizim yeteneği eklenince ilk karikatürü, daha çocuk yaşında okuyucu ile buluştu.
Öğretmenliğin yanı sıra müstear isimle basına hizmet verdi, daha sonra memuriyete geçti, çeşitli bakanlıklarda yurt dışı görevlerde bulundu, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürü oldu, Cemil Ünlütürk, yaşamını şöyle anlatıyor;

“Babamın görevi nedeniyle çeşitli yerlerde bulunduk, çeşitli okullara gittim. Sivas dayız ve ben lise öğrencisiyim, yaşım 16. Kendi kendime çiziyorum, yazıyorum. Nebioğlu Yayınevinin Bütün Türkiye adlı bir dergisi var. Oraya bir karikatür gönderdim, Yıl 1951. Ülkede partizanlaşma, siyasi kamplaşma fitilinin ateşlendiği günler. Sokakta bir dilenci, ‘bir sadaka’ diyor, şapkalı bir bey de ‘hangi partidensin söyle de ondan sonra’ diyor. Bu dergide aynı sayfada iki karikatür olarak yayınlanmıştı, öbür karikatür altında da Yılmaz Büyükerşen ismi vardı…
Çalışmalar ve ilgili dergilere göndermeler hızla sürüyordu tabi, ben yüksek eğitim için 1954 yılında Ankara ya geldim. George Town Üniversitesi Ankara’da bir bölüm açmıştı, oraya kayıt oldum. Daha sonra bu okula Gazi Eğitim Enstitüsünün denkliği verildi. Ben İngilizce eğitimi aldım, bu çizim yeteneğimden dolayı da, iki daldan; hem İngilizce hem de resim öğretmenliği belgesi ile mezun oldum”.
Çizim konusunda hiçbir eğitim almayan, yayınları izleyerek kendisini geliştiren Cemil Ünlütürk, Ankara Başkent Lisesindeki görevleri sırasında da çizmeyi sürdürdüğü günleri şöyle anlatıyor;
“Bu dönemde İlhan Selçuk ile tanıştık, benden on beş yaş büyük ama ‘gençlik arkadaşım’ der bana. Onun Dolmuş ve 41.5 dergilerine çalıştım. Kapağı Turhan Selçuk çizerdi, Yalçın Çetin, Sinan Bıçakçıoğlu, Altan Erbulak ve Oğuz Aral da diğer çizer kadrosu idi derginin.
Daha sonra bir süre de Akbaba dergisine çizdim ve askere gittim, 27 Mayıs 1960 ihtilalinde Teğmen idim”.
Askerlik sonrasında İskenderun Lisesine atanır. 1966 yılında başkente bir gelişinde Akis dergisine uğrar ve Kurtul Altuğ’un isteği ile de kapanışına yani 1968 yılına kadar burada ‘Cem’ ismi ile karikatürleri yayınlanır.

İNGİLTERE YOLCUSU
Cambridge Üniversitesinde master fırsatı bulan ve bunu değerlendiren Cemil Ünlütürk’ün İngiltere anıları da şöyle:
“İngiltere ye gideceğim diye güzel bir elbise diktirdim, klasik İngiliz modeli. Gittim, ülkede hippi modası var… Benim İngiltere ye gelişim buradaki şaşkınlığım ve dönüşümde benim de uzun saçlı bir hippi oluşumu anlattığım bir karikatür çizdim, Evening News adlı gazeteye gönderdim. İlgi gösterdiler ve hatta benimle de bir röportaj da yaptılar ve tam sayfa da yayınladılar.
1970 yılında döndüm. Ulus Gazetesinin Genel Yayın Müdürü Tufan Erken beni buldu, Bülent Ecevit’in bu gazeteyi gördüğünü çok beğendiğini ve onlara çizmemi istediğini söyledi. Kabul ettim, Gasmon ve Çikita isimli iki hippinin Türkiye anılarını konu alan bir dizi çizdim. Bu çalışmam çok beğenildi ve Ulus Gazetesi; manşet üstünden anonslu, sokak afişli, çok büyük bir kampanya ile altı ay yayınladı”.
Metin Toker Akis Dergisini kapattıktan sonra, Akis Yayınları adlı bir yayınevi kurmuştur. 1971 yılına gelindiğinde, öğretmenlik ile çizerliği birlikte götüren Cemil Ünlütürk de kitap kapaklarını çizmektedir. Toker bir gün, Turizm ve Tanıtma Bakanlığı, Tanıtma Genel Müdürlüğünde, İngilizce bilen, baskı tekniğinden anlayan bir yönetici arandığını bir gitmesini söyler. Cemil Ünlütürk görüşmeye gittiği gün işe başlar ve bir yıl çalışır. Bir yıl sonra, bir gün telefonla aranır. Basın Yayın Enformasyon Genel Müdür vekili Büyükelçi Semih Akbil’dir arayan. Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Genel Müdürüdür, Basın Yayın’a da vekalet etmektedir ve her gün basında yer alan popüler bir isimdir. Ünlütürk’e başyardımcılığını önerir. Görevi kabul eden Ünlütürk iki yıl sonra da yurtdışı göreve gider. Cemil Ünlütürk İsviçre’nin Bern kentinde daha iki aylık Basın Ataşesi iken de Kıbrıs Barış Hareketi yapılır, barış görüşmelerine katılan 48 kişilik Türk Delegasyon Üyeleri arasında yer alan Ünlütürk, yurt dışı görevine İngiltere de devam eder ve 1978 yılında da yurda döner.
Ünlütürk Ankara da yeni görev beklerken Devlet Sansür Kurulu üyesi olur.
Peter Ustinov, Yaşar Kemal’in İnce Mehmet adlı romanını sinemaya uyarlamak istemiş fakat sansür kurulu buna izin vermemiştir. Başbakan Bülent Ecevit de bu olaya çok kızmış ve ‘üye listesini ben yapacağım’ diyerek Cemil Ünlütürk’ü de bu göreve atamıştır. Kısa bir süre sonra ülkede iktidarla birlikte görev yerinin değişmesini de şöyle anlatıyor:

12 EYLÜL’E DOĞRU

“ Süleyman Demirel Başbakan oldu. Akis dergisinde çok karikatürünü yaptım, beni bilmediğine inanmıyorum. 1979 yılında da Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürü olarak atandım.
Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü sadece ‘basın kartı’ veren bir kuruluş değildir. Ülkeler arası enformasyonu yapar, ülkemizde de Başbakan ile doğrudan görüşebilen bir kaç genel müdürden birisidir.
İngiltere de kaldığım dönemde enformasyon konusunda da inceleme yaptım. Orada gördüğüm gibi, Genel Müdürlükte bir ‘girilmez’ bölüm hazırladık, her ülke için masa sistemi oluşturduk, o ülkeden gelen kişi o masanın şefi, gidecek, aday da onun yardımcısı oldu.
Amaç; doğru bilgi akışını sağlamak, dünya kamu oyundaki yanlış bilgileri düzeltmek.
Genel Müdür makamında da doğrudan bağlı telefonlar var.
Benim evimde de genel müdürlüğe bağlı bir telefon var.
11 Eylül Cuma gece yarısına doğru telefon çaldı, açtım, adımı söyledi evet dedim, ‘ben albay falan, makamınızdayım, Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu, size bir araç gönderiyorum, dinleme servisindeki arkadaşların da listesini verin de aldıralım’…
Gece saat 1.30 da makamımdaydım. Sabah 9.30 gibi Genel Kurmaya çağırıldık, gittik. Önce Haydar Saltık paşa ile karşılaştık, çok zarif bir insan, bana puro ikram etti ‘yok içmeyeyim’ dedim, ‘daha çok bekleyeceğiz iç’ dedi. Kenan Evren ile ilk kez orada karşılaştım.
İhtilalin bildirisini hazırlamam istendi. Ben, Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Genel Müdür Yardımcısı Kaya Toperi, Nato Dairesi Başkanı Nüzhet Kandemir ve Başbakanlık Basın Müşaviri Mehmet Muhsinoğlu’nun gelmesi ile sorunsuz bir bildiri hazırlanacağını söyledim, evlerinden aldılar. İhtilal günü, sokağa çıkma yasağı var, kapısına askeri araç gelen arkadaşlar tedirgin olmuş tabii.
Bizim hazırladığımız metnin çok değişikliğe uğradığını radyodan dinledik.
Daha sonraki günlerde yapılan ilk basın toplantısını da Basın Yayın düzenledi, yerli basın dışında sadece 106 yabancı gazeteci gelmişti”.
GÖREVDEN İSTİFA
Askeri yönetimin uyum içinde çalıştığı Bayın Yayın Enformasyon Genel Müdürü bir gün bir yanlış yapar!
“ 1981 yılı sonları, Demirel Zincirbozan’dan evine geldi. Bana yakışan olduğunu düşündüğüm için, makam arabamla Güniz sokağa gittim. Çok kalabalıktı, sadece ‘geçmiş olsun bey efendi’ dedim, üç beş dakika kaldım ve çıktım. Bir saat sonra Başbakan Bülent Ulusu istiyor dediler gittim. O da çok zarif bir insandı, ‘sizi görevden almak istemiyoruz, istifa edin’ dedi, hemen yazdım verdim.
Birkaç ay sonra da aynı günde iki kararname ile yurt dışı göreve atandım. Önce Turizm Bakanlığına atanma ardından da Cidde Tanıtma Müşavirliği atanma kararnamem.
1982 yılında bu göreve gittim. Arap turistlerin ülkemize gelişinde katkım olduğunu düşünüyorum. Tarabya ya ‘Arapya’ denilmesi, Yalova da turizm patlaması gibi.
Ben oradayken bakanlıktan ayrılan Turgut Özal geldi. Nevzat Yalçıntaş’ın da olduğu bir sohbet sırasında parti kuracağını ilk kez açıklamıştı.
Ben yurda dönüşümde Özal Başbakandı, beni Antalya’ya atadılar, Bakan Mükerrem Taşçıoğlu’na çıktım, Bakanlık Müşaviri yaptı, iş yapmadan çalışmak bana zor geldi ve 1987 yılında emekliye ayrıldım”.
Cemil Ünlütürk emekliliği süresice yazmaya çizmeye de devam etmiş. Cidde de sergi açan hat ustası Emin Barın ile tanışıp iyi bir dostluk kurmuştur Ünlütürk. Her ikisinin de dikkatini çeken ülke sorunları üzerine dertleştikleri sırada Ünlütürk’ün ‘bu olayları kitap yapacağım adını sen koy’ demesi üzerine Barın ‘Kapak kopmasın, sus duyulmasın, ört görünmesin’ der ve bunu da hat sanatı ile kağıda döker. Ünlütürk bu kapak ile ‘Hikaye yi Hariciye’ adlı kitabını hazırlar. Ünlütürk hariciyecilerin 16 kitap yazdığını fakat hepsinin birbirine karşı yazıldığına dikkat çekerek ‘ tabi ki ben mizahi, farklı bakıyorum olaylara’ diyor…
CEMİYETİN ÖZELLİKLERİ
Cemil Ünlütürk, Gazeteciler Cemiyetinin özelliklerini de şöyle açıklıyor:
“ Beyhan Cenkçi ile gelişmiş özelliklerdir;
Gazeteciler Cemiyeti Ağır başlıdır, yakarım, yıkarım diye ikide bir bildiri yayınlamaz. Kararlıdır, verdiği kararın arkasındadır. İnatçıdır, Atatürk ilke ve inkılaplarında inatçıdır.
Bu özellikler eski Rüzgarlı sokakta da vardı. O sokağa bakan arabaları, diplomat arabaları gelirdi ziyarete…
Cemil Ünlütürk evli ve iki çocuk babası.