Gazeteciler Cemiyeti | ÖZGÜRLÜK İÇİN BASIN PROJESİ BİRİNCİ YILINI TAMAMLADI
18368
single,single-post,postid-18368,single-format-gallery,ajax_fade,page_not_loaded,boxed,,qode-theme-ver-5.6,wpb-js-composer js-comp-ver-4.3.4,vc_responsive

ÖZGÜRLÜK İÇİN BASIN PROJESİ BİRİNCİ YILINI TAMAMLADI

  • DSC_0211
  • DSC_0201
  • DSC_0180

03 Şub ÖZGÜRLÜK İÇİN BASIN PROJESİ BİRİNCİ YILINI TAMAMLADI

PROJE BİRİNCİ ULUSAL KONFERANSI, BÖLGE KOMİTE BAŞKANLARININ DA KATILIMI İLE ANKARADA YAPILDI, BİLDİRİYİ GAZETECİ YAŞAR AYSEV AÇIKLADI

RAPORDA, BASIN MESLEĞİ İÇİN 2014’ÜN ZOR BİR YIL OLDUĞU, 2015’İN DE DAHA ZOR OLACAĞI BELİRTİLİYOR

HALKIN HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SINIRLANDIĞI VURGULANIYOR

_ BİLGİN “ GAZETECİNİN ÖNCE MİLLİ OLMASI GEREKİR” DEDİ.

 

Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı çerçevesinde, Gazeteciler Cemiyeti tarafından yürütülen “Özgürlük İçin Basın” adlı proje birinci yılını tamamladı. Proje uyarınca, çeşitli illerde verilen eğitimler sonunda, Birinci Ulusal Konferans da Ankara’da toplandı. Yedi coğrafi bölge Komite Başkanları ve bazı üyelerin katılımı ile gerçekleşen konferans, Proje Koordinatörü Yusuf Kanlı tarafından açıldı.  Konferans, saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunması ardından Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin’in konuşması ile başladı. Bilgin, projenin önemine değinerek yaptığı konuşmasında gazetecinin önce milli olması gerektiğini belirterek, “ yüz yıllardır, dinleri dilleri kucaklamış bu topraklarda ancak bu sorumluluğu taşıyarak gazeteci olabilirsiniz” dedi.

Projenin bir yıllık çalışmalarının konu edildiği gösterimden sonra ilk oturum, Ulusal Komite Başkanı prof. Dr. Korkmaz Alemdar başkanlığında yapıldı ve Ulusal Daimi Komite Üyeleri; Av. Tuncay Alemdaroğlu ve gazeteciler Ali Şimşek, Muharrem Sarıkaya ile Sibel Utku Bila rapora ilişkin sunumlarını yaptı.

Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Ümit Gürtuna Başkanlığındaki ikinci oturumda, Akdeniz Bölge Komite Başkanı Mevlüt Yeni, Güneydoğu Anadolu Komite Başkanı Murat Atay, Ege Bölgesi Komite Başkanı Yar. Doç. Oğuzhan Kavaklı, Karadeniz Bölge Başkanı Turgut Özdemir ile Marmara Bölgesi Komite adına Av. Turgut Özkan, İç Anadolu Bölgesi Komitesi adına da Prof. Mustafa Şeker bölgelerindeki çalışmaları anlattı.

Konferansın üçüncü oturumunda, Gazeteciler Cemiyeti Başkan Vekili Savaş Kıratlı genel bir değerlendirme yaptı ve 2014 Türkiye’de yaşanan ifade ve basın özgürlüğü ihlalleri tartışıldı

Özgürlük İçin Basın Projesi, Birinci Ulusal Konferans Bildirisini de, Gazeteciler Cemiyeti Basın Meclisi Başkanı Yaşar Aysev açıkladı. Yaşar Aysev konferans bildirgesi öncesinde şöyle konuştu:

“Sayın Başkan, Saygıdeğer Katılımcı Dostlar, Aziz Meslektaşlarım;

Özgürlük için Basın Birinci Ulusal Konferansının Bildirisini sunmak üzere söz almış bulunuyorum.

Öncelikle belirtmek isterim ki; Ulusal Komitemizin ve bölge komitelerimizin, konferansla ilgili sunumları, demokrasimizin bu temel konusuyla ilgili ortak çalışmaları, değerlendirmeleri ve katkıları, her türlü övgüyü hak etmektedir.

Saygıdeğer meslektaşlarım;

Ortak bildiriyi sunmadan önce sizlerle paylaşmak istediğim bazı hususları belirtmek isterim;

Çalışma konumuz olan “Özgürlük” kavramı, gerçek bir demokrasinin olmazsa olmazı niteliği taşımaktadır.

İfade ve Basın özgürlüğü, evrenseldir. Sadece gazetecilerin ve medya mensuplarının değil, tüm halkın haber alma, öğrenme, bilgilenme özgürlüğünün ana unsurudur. Bir rejim, bu özgürlüğü; topluma, basına ve yurttaşlarına, evrensel kriterlere, insan hakları ilkelerine, uluslar arası yasalara uygun biçimde ve düzeyde tanımıyorsa, sağlıklı bir demokrasi değildir.

Özgür basın, ifade özgürlüğü, sansürsüz Medya, demokratik siyasetin, muhalefetiyle, iktidarıyla, tüm siyasi organların, yanlıştan, hatadan, hukuksuzluktan, haksızlıktan sakınmaları açısından, misli bulunmaz bir nimettir.

Objektif, dürüst, doğru, gerçeklere saygılı gazeteler, yayın organları, gazeteciler, halkın haber alma özgürlüğüne hizmet ettikleri gibi, siyasetçilere de çok değerli katkı sağlarlar. Objektif haberler, gerçekleri ortaya koymak, yanlışları ve doğruları vurgulamak için yazılan yorumlar, siyasetçiler için çok değerlidir.

Bizlere düşen görev de özeleştiri yapmaktır. Basın ve Medya mensubu, mesleğinin gereklerine harfiyen uymalıdır.

Bugün görüştüğümüz, “özgürlük” kavramı, gazetecileri, medya mensuplarını ilgilendirmekten öte tüm halkımızın, hatta tüm insanlığın hayati sorunudur.

Bu nedenle, demokrasiyi, insan hakları evrensel normlarını ve yasalarını özümsemiş uluslar arası kurumlar ve sivil toplum örgütleri ifade ve basın özgürlüğü konusunda gözlemlerde bulunmakta, çalışmakta ve periyodik raporlar yayınlamaktadırlar.

Bu çerçevede; çok yakın geçmişte ülkemizle ilgili ardı ardına yayınlanan bazı açıklamaları, raporları zikretmek gerekiyor.

Sizlere dağıtılmış olan ve “İfade ve Basın Özgürlüğü İhlalleri Raporu” nu hazırlatan ve hazırlayan; başta Cemiyetimiz Başkanı Sayın Nazmi Bilgin olmak üzere, Özgürlük için Basın Proje Komitelerinin tüm üyelerine şükran borçluyuz.

Mükemmel bir proje ve ağyarını mani, efradını cami çok değerli bir rapor ortaya çıkarmışlardır. Emeği geçen, çalışma grubunda yer alan dostlarımız ve meslektaşlarımız ne kadar övülseler yetersiz kalacaktır.

Ülkemizde yaşanan ve gerçek bir demokrasiye aykırı olan; ifade ve basın özgürlüğü ihlalleri, bu raporda enine boyuna ve objektif biçimde irdelenmiştir. Hiçbir siyasal amaç güdülmeksizin, sadece özgürlük adına, gerçek demokrasinin gerekleri gözetilerek düzenlenen, bu raporla ilgili Komitemizin hazırladığı ortak sonuç bildirgesini şimdi sizlere sunuyorum.”

Yaşar Aysev daha sonra Türkçe ve İngilizce olarak açıklanan bildiriyi okudu. Özgürlük İçin Basın Projesi, Birinci Ulusal Konferans Bildirisi şöyle:

2014 Zor Bir Yıl Oldu, 2015 Daha Zor Geçecek Görünüyor

“Çağdaş demokrasinin temeli olan ifade ve basın özgürlüğü 2014 yılında yasalar, kararnameler ve akreditasyon duvarlarıyla engellendi. İfade ve basın özgürlüğü alanının daraltılması bir yana halkın doğru haber alma özgürlüğünün sınırlandı.

Çok sayıda gazetecinin cezaevine girmesi, 1000’in üzerinde basın çalışanının 2014’de işinden olması; çalışanların da iş, aş, güvenlik veya çevre kaygılarıyla, kendi kendilerine oto sansür uygulamaları bugünün yaşanan acı gerçekleridir.

Gazeteciler, özgür, tarafsız doğru ve zamanında haberlerle kamuoyunu bilgilendirme görevini yerine getirirken, siyasetin ve siyasetçilerin karalama ve suçlama kampanyalarına muhatap olmaktadır. Mesleki gelecekleri, siyasete karşı zor durumda olan patronların insafına kalmaktadır.

Gazetecilerin görevlerinden alınmasının, istifa etmeleri ve istifaya zorlanmalarının sıradanlaşması normal görülemez. İktidar çevreleri bu gelişmeleri duymak ve çare üretmek için bir çaba göstermiyorlar.

Bu olumsuz gelişmelerin toplumu sağırlaştırdığı, körleştirdiği görülmektedir. Siyasal iktidarın kaygı yaratan uygulamaları yanı sıra özerk olduğu sanılan kamu kurumlarının özgürlükleri daraltan yanlı tutumları artmaktadır.

2014 Kasım ayında yasalaşan torba yargı paketi ve halen Meclis’te görüşmeleri devam eden ilave güvenlik önlemleri içeren paket; zgürlükler açısından sıkıntı yaratmaktadır.

Demokrasinin sadece seçimlerle bağlantılı bir süreç değildir. Azınlık haklarına saygı, kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü ve herkesin hukuk önünde eşitliği ilkelerine özen gösterilmelidir. İfade ve basın özgürlüğünü güçlendirmek demokrasimiz için hayati önemdedir.

ÖİB toplantısında; kaygıyla not edilen aşağıdaki gelişmelerin Türkiye’de ifade özgürlüğünü sınırlamaya devam ettiği ve demokratik hakların kullanımı güçleştirdiği belirlendi:

–  Gazetecilerin her an “terörist” suçlamasıyla demir parmaklıkların arkasına kapatılmasına yol açabilen yasa hükümleri varlıklarını korumaktadır.

–  Tekelleşme ve siyasi iktidarların gazetecilere ve medya gruplarına baskı ve müdahaleleri süregelmektedir.

–   İktidarların hoşuna gitmeyen yazı ve haberleri yüzünden gazeteci ve yazarların işlerine son verdirilmesi ve medya gruplarının dünyada benzeri görülmemiş büyüklükte vergi cezalarıyla sindirilmesi giderek artmaktadır.

–  Sendikasızlaştırma ve bunun sonucunda medya çalışanlarının iş güvencelerinin ortadan kalkması ve taşeron işçi çalıştırılması sürdürülmektedir.

–  Basın İlan Kurumu aracılığıyla resmi ilan dağıtımındaki keyfilikler yerel ve ulusal basın önündeki en önemli engellerden biridir.

–  İnternet siteleri ve sosyal paylaşım ağları üzerindeki baskılar giderek artmaktadır.

–  Siyasi iktidarların hoşuna gitmeyen haberler veren televizyon kanallarına ağır cezalar verilmeye devam edilmektedir.

–  Gazetecilerin kıdem tazminatlarından mahrum edilmesi tehlikesi sürmektedir.

–  Toplantı, gösteri ve yürüyüş haklarının sınırlanması, bu haklarını kullanmak isteyen yurttaşlara karşı uygulanan polis şiddeti kaygı verici boyutlardadır.

Sözü edilen olumsuzluklar, sadece ulusal kurum ve kuruluşların belirlediği eksiklikler ya da uygulamalardan ibaret değildir. Aynı zamanda uluslararası kuruluşlarca da bu olumsuzluklar yakından izlenmekte ve kaygı verici noktalar olarak altı çizilmektedir. Güvenilirliği sorgulanabilecek, siyaseten tarafgir olduğu iddia edilebilecek kuruluşların yanı sıra Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi (İHK) gibi global alanda saygınlığı olan kurumlarca da Türkiye endişe ile izlenmektedir. Nitekim 27 Ocak 2015’de İHK, konseyin 2010 yılından başlayarak her ülke için yaptığı Evrensel Periyodik İnceleme (EPİM) çerçevesinde Türkiye masaya yatırıldı. Toplantıda, ABD, Almanya, Fransa, Kanada, Avustralya, Kongo, Çin, Bosna Hersek ve hatta Filistin’den delegelerce Türkiye’de basın özgürlüğü ve insan hakları üzerinde büyük baskı uygulandığı vurgusu yapıldı.

AB Sivil Düşün Programı çerçevesinde Gazeteciler Cemiyeti (Ankara) tarafından yürütülen Özgürlük için Basın (ÖİB)Projesi’nin bir yıldır ortaya koyduğu çalışmalar da BM İnsan Hakları Konseyi’nin Evrensel Periyodik İncelemesi ile benzerlik göstermektedir.

Demokratik, çağdaş yaşamı geliştirmek için uzun yıllardır verilen emeklerin boşa gitmemesi, 2015 yılının özgürlükler ve demokratik hakların kullanımı için kaybedilmiş bir yıl olmaması için uyarıların sürdürülmesi gerektiğine işaret edilmiştir.”