SPOR YAZARLIĞI İYİYE GİTMİYOR”
Babasını kırk günlükken kaybetti, profesyonel futbolcu oldu,Anadolu Ajansı haberleşme servisinde çalışırken spor bölümüne geçti, TSYD Ankara Şubesi’nin en uzun süreli başkanlığını yaptı. Her zaman Atıfbey’li olmakla gurur duyan Oktay Akengin ile anıları tazeledik.
Tokat’lı polis memuru Sabri Bey memleketinden Hayriye Hanım ile evlenir ve yurdun çeşitli yerlerinde görevden göreve koşar. Komiser olarak atandığı Ankara’da ise onları farklı bir gelecek beklemektedir. Ankara’daki görev yeri, Gar Karakolu’dur ve hemen yanındaki lojmanda oturmaktadır. İki kızından sonra oğlu Oktay Akengin de, 1939 yılında burada dünya gelir fakat ailenin mutluluğu fazla uzun sürmez. Oktay Akengin kırk günlükken babasının ölümü onları yeni bir yaşama götürür.
Hayriye Hanım, çocukları ile Dışkapı Uzunyol’a taşınır ve aile burada yaşam mücadelesi verir. Oktay Akengin, Devrim İlkokulu’ndan sonra Atatürk Lisesi orta kısmını bitirir. Bu dönemde futbol oynamakta ve yaşının da getirdiği atılgan bir dönem yaşamaktadır. Ankara’dan ayrılışın öyküsü şöyle:
“Babamın ölümünden sonra elde kalan imkânlarla annemin Dışkapı’da aldığı evde büyüdüm. En büyük ablam bir subayla evlendi. Eniştem ‘bu muhitte kalırsa okumaz bu çocuk’ diyerek tayin olduğu Manisa’ya beni de götürdü. Gerçekten derslere fazla ilgim yoktu ama okul bir yandan sürüyor bir yandan da futbol oynuyordum, ikisi de aksamıyordu yani. Manisa’da da bu sürdü ve lise öğrenciliğimde Gediz Spor’da futbol oynuyordum. Liseyi burada bitirdim, Ankara’ya döndüm. Askerliğimi yaptım, profesyonel futbolcuyum. Altındağ ve Yenişehir takımlarında forma giyiyorum, sağ açık oynardım.
Yenişehir hem semt olarak hem de takım olarak çok farklı idi, popülerdi. Varan Otobüslerinin sahipleri sponsorlarımızdı. Arman Talay, Bekir Çiftçi, Atilla Bartınlıoğlu gibi gazeteciler kulüp yöneticilerimizdi. Üç büyükler gibi bizim formalarımız da Avrupa’dan gelirdi, çok kaliteliydi. Sahaya çıktığımız zaman rakiplerimiz bize imrenerek bakardı, o zamanlar Türkiye’de böylesi yok, numaraları söküp Te-Shirt yapar Kızılay’da tura çıkardık! Futbol hayatım bu iki takım arasında geçti. Ajansta çalışırken de futbol oynadım, askerliğim sonrasında da, yedi yıl da bu takımın kaptanlığını yaptım. Bir zaman geldi işler bozuldu, eski tadı kalmadı, kulüp inişe geçti, ben zaten çalışıyordum ve futbolu bıraktım. Bugün Yenişehir denildiğinde aklıma spor hayatımdaki o güzellikler gelir.”
AJANSA GİRİŞ
Futbol oynadığı zamanlarda bir yakının yönlendirmesi ile 1961 yılında Anadolu Ajansı’nda işe başlar. 1962 – 63 yıllarında yedek subaylığını Erzurum’da yapan Oktay Akengin, yeniden Anadolu Ajansı’ndaki görevine döner. Akengin o günleri şöyle anlatıyor:
“Refik Ünal o zamanlar Ajansın haberleşme müdürü, benim de ilk kadrom burada. Ulus’ta, Anadolu Ajansı’nın binası da Küçük Tiyatronun yanında, bugün Merkez Bankası’nın olduğu yer, karşısı Belvü Palas. Orada iki küçük bina vardı yan yana, birisi MİT binası olarak bilinirdi diğeri de Anadolu Ajansı. Tüm çalışanları ile yirmi kişi bile olmazdı. İstanbul ve İzmir’de şubeler vardı, oralara haberler telekse geçilirdi. Başladığım yıllarda fotoğraf servisi diye bir şey bilmiyorum yoktu, daha sonra, Mehmet Yılmaz, Kayhan Vandemir, Engin Cenkçi falan geldi.
Günün belli saatlerinde bülten çıkardı, gazete binaları Ulus’ta olduğu için onlar gelir alırdı. Radyoda da bizim bülten okunurdu, onun için belli yaşın üzerinde olanlar hala haberlere ‘ajansı dinleyelim’ der. Tahsin ağabeyimiz de bültenleri Kavaklıdere ve Çankaya’daki sefaretlere bisiklet ile dağıtırdı. O zamanlar buralar bahçe olduğundan dönüşte cepleri mevsimine göre meyvelerle dolu olur, bizlere ikram ederdi.
Az sayıda çalışanı olduğundan Ajansta herkes her işe yardımcı olurdu. Ben, genç ve hareketli olduğum için onlardan daha fazla çalışırdım çünkü mesleği de çok sevmiştim. Çalışma saati diye bir şey bilmediğim için eve bile gitmediğim zaman olurdu. Her türlü haberde derleme işini yapardım, hangi konuda olursa olsun gelen bilgileri haberleştirirdim. Spor servisimizin başında da İlhami Tansel vardı. Ben futbol oynuyorum yani sporun içindeyim ve haberciyim. 1965 yılında İlhami ağabey beni yanına aldı, spor servisine geçtim, muhabirlik başladı. Bu görevde daha bir yılımı doldurmamıştım, 1966 yılında İlhami ağabeyi kaybettik, servis sorumlusu ben oldum.”
TEK BAŞINA
Oktay Akengin Anadolu Ajansından 1987 yılında emekli olana kadar servisi tek başına yönetir ama zaman zaman da kadro şişer, işte öyküsü: