Gazeteciler Cemiyeti | Gazeteciler Cemiyeti Halk TV ve TELE 1’e 5 gün yayın durdurma cezası verilmesini kınadı
22340
single,single-post,postid-22340,single-format-standard,ajax_fade,page_not_loaded,boxed,,qode-theme-ver-5.6,wpb-js-composer js-comp-ver-4.3.4,vc_responsive

Gazeteciler Cemiyeti Halk TV ve TELE 1’e 5 gün yayın durdurma cezası verilmesini kınadı

N.Bilgin

01 Tem Gazeteciler Cemiyeti Halk TV ve TELE 1’e 5 gün yayın durdurma cezası verilmesini kınadı

Bilgin: RTÜK sansür kurulu oldu

Gazeteciler Cemiyeti Halk TV ve TELE 1’e 5 gün yayın durdurma cezası verilmesini kınadı

Gazeteciler Cemiyeti Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarihinde ilk defa Tele 1 ve HALK TV’ye 5 gün boyunca ekran karartma cezası vermesini “eleştiriye tahammülsüzlük” olarak kınadı. Program durdurma yerine yayın durdurma cezası verilmesinin bu iki kanalın ekranlarının RTÜK’ün uygun göreceği günlerde beş gün kararmakla kalmayacağı, benzer bir ceza almaları durumunda bu kanalların tümden kapatılmasının gündeme gelebileceğini vurgulayan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, “Durum tam anlamıyla caydırma, bezdirme, susturma, eleştiriye imkan bırakmama olayıdır” dedi.

Bilgin Radyo Televizyon Kurulu’nun iktidarın eleştirilmesine set çekmeyi ve muhalifleri cezalandırmayı görev bilen bir sansür kuruluna dönüştüğünü vurgulayarak, “Maalesef gelişmeler umut ve şevk kırıcı olsa da, bu davranış şeklinin sürdürülebilmesinin mümkün olamayacağı inancıyla umudumuzu korumaya devam ediyoruz. Güneş elbet güzel günler üzerine doğacak, Türkiye aydınlık yolunda ilerleyecektir,” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın medyayı “virüslerden temizleme” sözleri arkasından tırmanmaya başlayan muhalif yayınlara tahammülsüzlüğün sadece geçici olarak özgür ve özgün yayıncılık yapmaya çalışan basın kuruluşlarının, TV kanallarının sesini kesmediğini, Türkiye’yi hiç layık olmadığı “hür olmayan ülkeler” ligine ittiğini belirtti.

Bilgin, Türkiye’nin demokrasi, basın ve ifade özgürlüğü gibi alanlarda yayınlanan küresel ölçekli raporlara her yıl geriye gitmeye devam ettiğini belirterek, “Freedom House’un ‘Dünyada Özgürlükler 2020’ raporuna göre ülkemiz maalesef bu yıl da ‘Özgür Olmayan Ülkeler’ statüsünde yer aldı. Türkiye aynı rapora göre son 10 yılda dünya genelinde özgürlüklerin en çok gerilediği ikinci ülke oldu. Ayrıca Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün Nisan ayında açıkladığı 2020 endeksine göre, Türkiye basın özgürlüğü alanında 180 ülke arasında 154. sırada yer alıyor. 2020 yılı başında The Economist grubunun yayınladığı endekse göre de Türkiye’nin demokrasi anlamında yeri farklı değil. Türkiye bu raporda da 167 ülke arasında 110. sırada yer buluyor. Türkiye bu durumdan çıkmalıdır,” dedi.

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bilgin, medyanın her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de iktidarı sorgulayan, eleştiren, yanlışını haberleştiren, haber nerede ise bulup sayfaya, ekrana yansıtan, hakikatin izini sürüp halkın anayasal haber alma hakkını sağlayan bir görevi olduğunu vurgulayarak, “Hep diyoruz, gazetecinin yandaşı, candaşı, muhalifi, iktidar yanlısı olmamalı. Gazeteci halkın gözü, kulağı olmalı, sorgulamalı, gerçekleri habere dönüştürüp halkı bilgilendirmeli. Bu açıdan her zaman muhalif bir bakış sahibi olmalı,” ifadelerini kullandı.

Bilgin, son kararlarıyla uzun bir süredir “iktidarın sansürcüsü” gibi davranan RTÜK’ün demokrasinin temel direklerinden biri olan ve hem anayasal hem de evrensel koruma altına alınan basın özgürlüğüne öldürücü darbe vurulduğunu kaydetti.

Tele1’e cezanın Osmanlı sultanlarından birisine yönelik eleştiri getirilmesi olduğunu hatırlatan Bilgin, “İşin bir de bu ciddiyeti var. Bırakın mevcut iktidarı, kendisine bir şekilde bağ kurulan bir Osmanlı sultanına bile eleştirel veya iktidarın hoşuna gitmeyecek kelamda bulunmak ekran karartılmasını ve hatta bir televizyonun tümden kapatılmasının yolunu açacak bir sürecin başlangıcı olabiliyor. Buy sürdürülebilir bir anlayış değildir,” dedi.

Halk TV’ye verilen cezanın ise Ayşenur Aslan’ın 16 Haziran tarihinde yayınlanan Medya Mahallesi programına gazeteci konuğu Hüsnü Mahalli’nin “nesnel ve gerçek olmayan bilgilerle Türkiye Cumhuriyeti devletini ağır ithamlara maruz bıraktığı ve devletin varlığına yönelik ciddi tehditleri barındırdığı” iddia edilen ifadelerinden kaynaklandığı anlaşıldığını belirten Bilgin “Kişiler ve kurumlar elbette ki eleştirilecek, sorgulanacaktır. Bu davranış şekli kabul edilemez” dedi.